Ana Sayfa
Duyurularım!!!
Kimim Ben???
Kendi Siirlerim!!! (1)
Kendi Siirlerim!!! (2)
Kendi Siirlerim!!! (3)
Kısa Kesiklerim!!! (1)
Kısa Kesiklerim!!! (2)
Kendi Öykülerim!!!
Kisa Kesikler!!! (1)
Kisa Kesikler!!! (2)
Kisa Kesikler!!! (3)
Kisa Kesikler!!! (4)
Kisa Kesikler!!! (5)
Kısa Kesikler!!! (6)
Kısa Kesikler!!! (7)
Kısa Kesikler!!! (8)
Sevdigim Siirler (1)
Sevdigim Siirler (2)
Sevdigim Siirler (3)
Sevdigim Siirler (4)
Sevdigim Siirler (5)
Sevdigim Siirler (6)
Sevdigim Siirler (7)
Sevdigim Siirler (8)
Sevdigim Siirler (9)
Sevdigim Siirler (10)
Sevdigim Siirler (11)
Sevdigim Siirler (12)
Sevdigim Siirler (13)
Anket Bölümü
Link Paylaşımı
Tatli Bir Mola!!!
Not Defterim
Sevdiğim Yazılar!!!
 

Sevdigim Siirler (10)






ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...




CaLienTe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Koca koca yağmur bulutları geçiyor yüreğimden,
Gel de sus..
Gel de ağlama..
Gel de dayan!


Say ki, kızgın çöllerde suya hasretim.
Sana hasretim "su" kadar.

Gel de susuz dayan!

Hani,
Böyle eksik yaşanmışlıklara gözleri açık kalır insanın ölürken,
Ölüyorum ve gözlerim açık gidecek.

Gel de dayan.

Ölümlerden ölüm beğeniyorum,
Sensiz cenazem kalkmıyor.
Herkes sessiz tanık yaşanmamışlığımıza.
Gelecek mi diye soruyorlar.
Gök yüzümdeki bulutları işaret ediyor yüreğimin elleri..


Koca koca yağmur bulutları geçiyor yüreğimden,

Gel de sus..
Gel de ağlama..
Gel de dayan!

Gitti.
Hayat, dönüşü yok bir uçurumun ucuna ilişti,
Gel de dayan.


"Düş"tü, düşecek ömrüm,
Gözlerim açık gidecek sensizlikten.


Dayanamam..
Bırakma beni!




iyi değilim aşkım;
umutsuzca uyanıyorum sabahları..
Güneş yüzüme vurdukça daha bir karanlık oluyor günlerim.
Kahvaltı saatlerimi hep kaçırıyorum.Bilirsin sigara iştahımı kesiyor..

Öyle pek özenmiyorum üstüme başıma..
Ne geçerse elime giyiyorum.

sen yoksun ya 
’güzel görünüyorsun’’ 
demesinler istiyorum..

Yine en arka koltuğunda oturuyorum 
minibüsün yine camda oluyor gözlerim..
sen tutmuyorsun ya elimi cebimden hiç çıkartmıyorum..

İyi değilim aşkım;
Herkes sana benziyor sanki..
’’saçı az daha kısa olsa biraz daha içten gülse..’’ 
daha çok benzeyecek olanları ayırıyorum.
yoksun ya yokluğun da yepyeni senler arıyorum..


En zor geceler oluyor. 
İzlediğimizi izlemiyorum, 
senin uyuduğun saatlerde uyumuyorum. 
Olur ya bir rüyada karşılaşma ihtimali…

İyi değilim aşkım;
Unutuyor gibi yapıyorum. 
Biriken yaralarımı acıtmasınlar diye
hiç kanatmıyorum.Seni de kan tutardı hani..
Bak görüyorsun bunu bile hatırlamıyorum..

iyi değilim aşkım;
Artık şiirlerimde yok süslü kelimelerle sana seslenecek. 
Adının geçmediği cümlede O GİTTİ diyerek, 
sevgiyi anlatmak çok zor oluyor çünkü. 
Kağıda kaleme dokununca kömür değil, 
gözyaşım dökülüyor ya, 
ziyan oluyor sayfalarım…


Bir de Pazar günleri var tabi.
Hiç buluşmadığımız bir yerde 
hiç bilmediğin bir saatte seni bekliyorum. 
Gelmen pekte anlam ifade etmiyor.
Ben seni beklemeyi hala çok seviyorum…

İyi değilim aşkım..
Daha bencil oldu duygularım daha çok ben demeyi, 
daha çok sabretmeyi öğrendim.
sayısız yalanlarla ‘’çok özledim’’ seni demeyecek kadar.. 
Yokluğunla aramda inanılmaz bir dostluk başladı. 
Kimseyi almıyoruz aramıza..
bak benden başka sen, 
senden başkada düşüncem yok satırlarımda..
iyi değilim aşkım..
Hiç iyi değilim..
Bu saatten sonra sana ‘’dön’’ mü yoksa ‘’hoşça kal’’ mı demeliyim??




Bu gidiş,
Ölümdür ikimizden birine.
Bu gidiş
Neden bu kadar sessiz?
Yalandı de, rüyaydı de
Korkma dur demem, git...
Ama giderken bir şeyler söyle!

Biliyorum adımlayacaksın ayrılığı şimdi...
Karışacaksın yokluğa birazdan...
Ve ben çaresiz,
Bir kova yaş dökeceğim ardından.....

Döneceğim diyorsun
Dilerim ki;
Acım tazeyken çalarsın kapıyı.......
Seni alan şehir,
Aynı seni gönderir bana......
Sevdiğim;
Allah dua ediyorum,
Umarım sen gelene kadar alışmış olmam yokluğuna....

Öyleyse git,
Çabuk olmalı ayrılık...
Gözün kalmasın arkada
Başımın çaresine bakarım ben,
Uzayacak geceler artık...
Yine bir suskunluk saracak içimi...
Güneş zor doğacak...

Sonra birden çıkıp geleceksin
Korkuyorum sevgilim,
Döndüğünde geç olacak....

Kim bilir?
Belki de ayrılık,
Sen kapıyı çaldığında başlayacak......



-----------
 
Ama herşeyin güzel olucağına söz vermiştik
Niye birden bire yenildik
Ben herşeyi yapmaya hazırken senin için
Neden sen bi adım bile gelmedin?
Her gözüne baktığımda biraz daha
biraz daha aşık oluyodum sana,
Sevmediğini bunca anıdan sonra mı söyliecektin
Onları sen verdin almaya çalışıyosun
Sen ilk sevgilim yada ilk çıktığım değildin
Ama sen benim ilk AŞKIMSIN
Ne öncesi ne sonrası sen bitanesin,
Peki dönsen mutlumu olucam?
HAYIR HAYIR HAYIR.......
Çünkü döndün zamanında tekrar,
Noldu? Aynı şeyleri yaşayıp üzüldük.
Sende üzülüyodun biliyorum.
Ama şimdi gelsen hiç bişe eskisi gibi olmuycak
Ne içten AŞKIMMMM diycen gene bana
Ne sevdiğini söylicen sormadan daha
Artık Başka bişey yok irem....
Sen bittin herşey bitti...
Aşk dolu Hayat Elveda
Merhaba hayatın boş kısmına.....




Hani söz vermiştik ya ...
Sonsuza kadar sevecektik ..
Ben tuttum sözümü
Sen benim Sonumsun ..
Sen benim SON diLeğimsin ...

Her akşam sensiz biten günün ardından ağıtLar yakarım Senin duymadığını bilsemde ...
Küskünüm Sensiz geçen günlere ...
ÖyLe zor ki seni SENSİZ yaşamak ..
Senden vazgeçmek ZOR ..
Kırık bir sevdadayım ... Suskun sessiz yaLnızım ..
Tek diLeğimdin ..
Ben hep sana seni SEVİYORUM ...
demek isterdim ömür boyu ..

TeK diLeğimdin ..
Son Çaremdin ...

Uğruna sabaha kadar gözyaşı döktüğüm ..
Gözümü iLk açtığımda akLıma Düşen ..
Nedenini biLmeden Sevdiğimdin ..
Umutsuz olduğumda tek güLüşünle umut buLduğumduN ..
Kısacık bize .. Kocaman bir sedayı sığdırdım ..
Nasıl kabuLLeneğim yOkLuğunu ...
NasıL yOk sayayım yaşanmışLığımızı ..??
Önemi yoktur beLki senin için ... bir parça anLamsız Laf ..
Yüreğimde senin için büyüttüğüm sevdayı öLdürüyorsun ...
yağmur yağıyor.. üşüdüm
AğLamakLı bir Rüya gördüm yine ..
Sus diyorum içimde ki çocuğa ..
AĞLAMA ..

Ve ben son dileğimi diledim ..
En son diLeğim ..
Seni öLmeden SONKEZ göreğim yar ...
Sonkez SADECE seni göreğim ...





İlk cemre düştüğün de toprağa
Ve sevdiğini bağrına basan bastığında
Bir söz vermiştik seninle aramız da
Sevenlerin adına
Sevgiyi kement yapıp ölümüne takanların adına
Bir söz vermiştik!
Beraber yürüyecektik bu şehrin kaldırımların da
Beraber katlanacaktık hayatın zorluklarına
Beraber üşüyecek, beraber ısınacaktık

Şarkımıza tek başımıza değil de
Beraber ağlayacaktık
Hani sen
Sen benim bırakıp ta gitmeyenim
Hani sen
Yüreğime darağacını dikmeyenim
Hani sen, hani sen
Haniler de kaldın şimdi
Yüreğime deve dikenlerini ekipte gitmeyecektin
Aşkımızın dipnotuna ayrılığı düşmeyecektin
Sevenleri sevdikleri ağlatır demiştin
Sevmeyeni de sevgisizlik ve ölüm

Beni de sen ağlattın işte 
Dediğine inandık be gülüm 
Sevgisizlik, ah sevgisizlik!
Senin de taş yüreğini kanatsın artık 
Ayrılığımızın hediyesi seni de ağlatsın artık

Ağlatsın artık!

--- 



Beni güzel hatırla, bunlar son satırlar...
Farzet ki bir rüzgardım, esip geçtim hayatından...
Yada bir yağmur, sel oldum sokağında...
Sonra toprak çekti suyu, kaybolup gittim...
Belki de bir rüyaydım senin için
Uyandın ve ben bittim...

Beni güzel hatırla...
Çünkü sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum, koynumda ağladın...
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini...
Beni üzdün, kınamadım...
Alışıktım vefasızlığa...
El oldun aldırmadım...

Beni güzel hatırla...
Sayfalarca mektup bıraktım sana, şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım...
Sakladım günahını sevabını içimde
Sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın...

Beni güzel hatırla...
Sana unutulmaz geceler bıraktım, sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım...
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka...
Söylenmemiş’’ merhaba’’ lar sakladım her köşeye...
Vedalar bıraktım duraklarda...
Ne ararsan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda....

Beni güzel hatırla...
Dizlerimde uyuduğunu düşün, saçını okşadığımı...
Üşüyen ellerini ısıttığımı...
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne...
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün...
Şaşırtmayı severim biliyorsun...
Bu da sana son sürprizim olsun:
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
Beni güzel hatırla
Gidiyorum!!!








'' Sen üzülme diye satır aralarına ördüm yokluğunun sancılarını...

Duyup ağlama diye bir saçak altına sığınıp

Şimşek gürültülerinde yutkundum sensizliğin çığlıklarını...''

 

Yüreğinde bir bahar göremeden, kanayan yaralarımı iyileştirmeden çekip gittin...

Gitmeliydin, hiçbir zaman dönmeyecek şekilde yüreğimde sana dair ne varsa alıp gittin...

 Gittin diyorum hiçbir zaman yüreğime gelmemiştin sen...

Evet, bu cümleyi kurmamak için ne savaşlar verdim yüreğimin hücrelerinde bir bilsen...

 Seni üzmemek için acılarımda demlenmiş bu cümleyi hep erteledim dudaklarımdan...

Yalnızlığında depreşen yaralarımı görme diye kalemi kırdım...

İsmini anan dudaklarıma kilit vurdum, seni üzecek tek bir kelime söylemesin diye...

 Sen varken taze tomurcuklar açan kelimelerim, yokluğunda paslansın istedim...

Sen benim canımdın, sana ve gözyaşlarına kıyamadım işte...

 Sana acı vermemek için, yüreğimdeki ''senden'' kaçtım...

 Senin olduğun her yerden uzaklaştım...

 Hayattan, bu satırlardan kısacası her şeyden kaçtım...

 Unutmak için değil, senin gidişini kendimden gizlemek için...

 Gitmelerini erteledim yüreğimin kıyılarında...

 Bitkisel hayata girmiş varlığını, kendi soluğumla yaşatmak istedim...

 Soluğu tükenmiş bir cana, ''canımı'' verircesine yokluğuna anlatan kelimelerden kaçtım...

Canımdan canımı koparıp, biraz daha varlığında gülümseyebilmek için

Kendimi seni hatırlatan kelimelerle avuttum...

 Kendimi ''yalnızlığımla'' aldattım...

 Gidişlerine kaç kuyruklu yalan uydurdum...

Kaç kez kaçınılmaz bu gerçekle aynalarda yüzleşmekten korktum...

Hiçbir zaman dillendiremedim senin gidişini hatırlatan kelimelerle...

Ama yutkunamadım, dudaklarıma kilit vuramadım işte...

'' Hiçbir zaman yüreğime gelmemiştin sen...''

Gece olup herkes evine döndüğünde anladım, senin bir daha dönmeyecek şekilde gittiğini...

Gittin, hiçbir zaman geri gelmeyecektin….

Varlığındayken her gece aradığın vakitlerde, ben hala sen ararsın diye seni bekledim sen kokan köşelerde...

 Seni beklerken karanlıklarla oyalandım biraz, körebe oynadım zamanla...

Kovalayan yalnızlıktı, ben ise sana ve varlığına kaçan oldum...

 Hep yokluğuna ebe oldum bilmediğim oyunlarda....

Gözyaşlarımı avuç içlerimde saklayıp, seni bekledim işte zamanın kör saatlerinde...

 Seni götüren tarihi alnımın ortasında bir mıh gibi çaktım...

Ve hala gittiğin günde hala bıraktığın yerdeyim…

Bir gün gelecekmişsin gibi seni bekliyorum sen kokan köşelerde….

Hatırlar mısın bilmiyorum, senden önceki terk edişlerimi yazdım sana...

 Acılarımı katık yapıp aynı sofrada paylaşmadık mı seninle...

Hüznün içinde umutsuz kaldığımda ''Pes etmeler bize göre değil, yılmakta öyle...

Şimdi hadi tut ellerimden... Gir hadi yüreğimden içeri böyle hüzünlü olduğun zamanlar...

Orada cennetten bir köşe var senin için... Kuşlar, çiçekler, kelebekler...

 Orada biraz mutluluk doldur yüreğine, huzur doldur... Sığınağın olsun orası, sığındığın...

 İçinde akan derede yıkan ve sıyrıl tüm acılarından. '' satırları geliyor dilimin ucuna...

Yüreğim ise her satırında seni arıyor...

Susup bakakalıyorum senden kalan tek hatıra bu satırlara...

Huzur arıyorum gözlerindeki mutluluk ülkelerinin baharlarında...

 Sığınak arıyorum yalnızlığın ayazlarından kaçıp yüreğimi ısıtabileceğim...

Seni arıyorum lakin, yüreğimde bulamıyorum...

 Ruhum gitti derken yüreğim kabullenmiyor gidişine...

Ruhumla kalbim arasında tek başıma kaldım...

Gittin mi, yoksa giden sadece mevsimler miydi bilemiyorum...

 Bildiğim tek bir şey var ...

 Yalnızlığında yetim, karanlıklarda sensiz kaldım…!







Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent
ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini
bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki
onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan
kadınları güzelleştiren herhalde onlardı
"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi
tükürsek cinayet sayılıyor artık
ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara
tek yaprak bile kımıldamıyor nedense
ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar
alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor
kanımın pıhtılarında güllerin serinliği
ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki
Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum
okuduğum bütün kitaplar paramparça
çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma
bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent
bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum
sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler
bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor
ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere
kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak
Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık
biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri
ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği
dizginlerini koparan bir at sanki bu
soluksoluğa kalıyorum her sonbahar
ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa
bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum
bütün gençliğim böylece geçip gitti işte
ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa
birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez
şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı
geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye
Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür
sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak
ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün





img372/2300/2fe1f818f38d4b597502edbli5.jpg

 

Birçok şey yazdım sen yokken. 
Hep senden bir şeyler kattım kimselere fark ettirmeden. 
Okunası şiirlerim oldu, gülünesi olaylar… 
Akşamlar tükettim sigara içer gibi. 
Nice sabahlar güneşle birlikte günün kıyısına vurdum, 
hep bir şeyler söyledim, seni bekledim durdum. 
Biliyorum biliyorsun, olsun ben yine anlatıyorum.

Birçok sızı tattım sen yokken. 
Gergefinden geçtim kalabalık düşüncelerin. 
Sıkıntısından terledim, aklımı kurcalayan garip fikirlerin. 
Doğru ya da yanlışın seçimi zorladı aklımı, 
kâğıt kalem eşliğinde sabahlara karşı çok uyukladım. 
Doğru yerde durmadığımı anladım ama başka yerde de duramadım. 
Yanaklarımı ıslatmadan sessizce ağladım. 
Hangi kitabın ağır fikirleriydi aklıma sinen, 
hangi düşüncenin kalıntılarıydı beni bu hale getiren bir türlü bilemedim. 
Bulmaca çözer gibiydi hayatım, 
doğrudur bazı kutulara yanlış şeyler yazdığım. 
Tutmadı mayası, 
olmadı, 
durmadı, 
durulmadı kalbim kahrolası!

Bir şeylerin özlemi acıttı beni. 
Özlediğim şeyleri teptim sonra… 
Bulamadım bir türlü yerimi, 
tutmadı kimseler elimi. 
Ya da tuttular da bilemedim kıymetini. 
Memnun olamadım bir türlü, hayatta beğenmedim yerimi, 
gerçi hayatı beğenmedim de denebilirdi ya da hayat beni beğenmedi… 
Karışık cümlelerim oldu sen yokken, toparlamak için çok uğraştım. 
Her şey sanki boşa uğraştı, 
uykusuz günlerin sonunda dalıp giderken uykuya, 
kulaklarım açık kalan radyodan gelen sese alıştı. 
Gezdiğimiz tozduğumuz ve bolca güldüğümüz günler geldi de aklıma, 
anlayamadım neden gülerdik, en çok neyi severdik. 
Şimdilerde neye gülmeliyiz ya da gülmeli miyiz bilemedim, 
günlerin geçişine sabredemedim ama çekip de gidemedim.

Hiç kimse hiçbir şey demedi. 
Gerçi bu haldeki birine kimse bir şey diyemezdi. 
Aşık olan birine bir şeyler anlatmanın gereksizliği gibi. 
Aşık falan değildim. 
Her şey o kadar basit değildi. 
Ama aşkı aradığımı inkar edemem, 
aşka aşık olduğumu söylesem inanır mısın bilemem, 
ama bildiğin gibi bir aşkım olmadı işte. 
Sen yokken aşkı da anlattım, gerçi ben de pek bir şey anlamadım.

İnsanın kendinden kaçması mümkün olsaydı kaçardım. 
Her şeyi umursamaz tavırlarla geçiştirme çabalarıma rağmen, 
tıkandım zaman zaman, anlayacağın kaçamadım. 
Umursamaz tavırlarım başıma dert oldu sonra, bilirsin: geçiştirilen sorunlar, 
üstesinden gelinmeyen sorumluluklar; bulaşıkların yığılması gibi yani. 
Kendime okunacak kitaplar listesi bile yaptım uzunca, sonra listeyi bile okumadım. Kütüphanede ne varsa, rastgele bir kitap aldım canım sıkıldıkça. 
Sıkıldım cümlelerim uzadıkça, uzadıkça geceler 
ve çoğaldıkça deftere düşen heceler, 
sıkıldım…

Baştan alıp okudum şiirlerimi, bazı yerlerini düzelttim. 
Aynaya baktım, üstümü başımı düzelttim. 
Ama baştan alınca yaşanmışları, 
kareler akınca gözlerimin önünden, düzelteceğim bir şey kalmamıştı. 
Her şey yaşandığı gibi kalmalıydı, hüzün bazen, bazen mutluluk falan. 
Zaten başka bir yolu da yoktu, 
geçen düzeltilemezdi, 
geçip giderdi. 
Bir şeyleri düzeltmek derdinde de değildim aslında. 
Ütü yapmaktan bahsetmiyorum tabi ki. 
Ütülerimi hala kendim yapıyorum, 
ne annemin ne kardeşimin yaptıklarını beğenmiyorum. 
Bir şey daha var: güzel olmasa da kendi yaptığım makarnayı daha çok seviyorum. Bilmem, beklide güzel yapıyorum.

Şarkıların dolduruşuna geldim bazen, 
sen yokken. 
Unuttum içinde bulunduğum zamanı, 
toparladım pılımı pırtımı, 
başka diyarlara uzandım. 
Kandırıldım, döndüğüm zaman her şey olduğu gibi duruyordu, 
çiçekleri sulamayı unutmuştum bir tek, onlar kuruyordu. 
Ne kimse “neyin var” diye soruyordu, 
ne de gözlerimden bir şey anlaşılıyordu. 
İyi saklıyordum kendimi, sır yüklü kitaplar gibi. 
Az uyuyor, az konuşuyor, çok düşünüyordum. 
İnsanlar arasına karışınca güler yüzlü bir maske takıp anlatılanlara gülüyordum. 
Ama biliyordum, yıllardır gerçekten güldüğüm bir şey olmamıştı, 
gülebileceğim bir espri kalmamıştı sanki. 
Kimselere fark ettirmiyordum halimi, 
fiyakalı cümleler kuruyordum, 
gözlüğümü takıyor hep şık geziyordum. 
Saçlarımı sorma, ben onları dağınık seviyorum.

Umursamaz hallerden kurtulup 
yavaş yavaş düşünmeye başladım geleceği, 
pek beceremem gerçi. 
Evlilik planlarım yok hala. 
Dünyayı gezme hayalim hayal oldu belki, 
ama çiftlik kuracağıma dair sözlerim ilk günkü gibi, 
hani içinde meyve ağaçları ve havuzu olan. 
Gerçi zaman kavramını düşündükçe 
ve aklıma nihayetin düşüncesi geldikçe 
vaz geçiyorum her şeyden, bilirsin insanlık halleri. 
Beni zorlayan şeylerden biridir zaman, 
aklımı zorlayan. 
Geçmiş zamanda oradaydık, şimdiki zamanda burada, 
gelecek zamanda nerede ve tüm bunlar neden? 
Sadece zamanı sorgulamak değil tabi ki, 
mekanı da anlamaya çalışmak karıştırır düşüncelerimi. 
İfade edemem her şeyi, 
dilim aklıma yetişseydi anlatabilirdim belki. 
Sözlerim de nasibini aldı halimden, 
somut ve soyut arasında hızlı geçişlerim bu yüzden. 
Bakma sen bana, o kadar da kötü değilim, üzülmeni istemem…




 

 

 

 
Gölgeler çoktan örtündü gecenin laciverdini
Bir ben kaldım uyumadık bir de rüzgarların sesi
Çetelem olmadı hiç hesabım kitabım yok
Hep kanayan bir ıslık zorladı seherlerimi
Ve nedense yabancı bir yaşamaktı benimkisi

Güz oldu ilkyazlarım ki yine deli poyrazlı
Efkarım başımdan büyüktü kendimle baş edemedim
Ben ne yaptım da aklıma bile yetemedim
Bağrımda ateşler yaktım ısınmadı yüreğim
Ya bu dünyaya ayarsız geldim ya da ben bana fazla

Oysa gözlerimi dökerken ellerime kimseler görmedi
Bir sen olasın istedim sen de hiç gelmedin
Masallara ne oldu sonra kahramanlarım kimdi
O çırılçıplak çığlıkları feryadından deşerdim de
Bir eyvahlı sitem kül etti külhan dil’imi

Her karanlık koyu bir intiharın habercisiydi
Uzak yurtlar için soluğum soluksuz yetsin istedim
Hadi gidelim yürü gidelim dedim yalnızlığıma
Adımlarımı benden geçirdim İstanbul’dan geçemedim
Kan oldum kangren oldum bir senden gidemedim

İşte böyle diyorum da bildiklerimi de unutuyorum
Herkesin serüveni hayali kadarmış bilmiyordum
Bir küçük öykünün akla zarar özetiyim yani
Nedense hep bana kalıyor korkutulmuş sokaklar
Ve yine beni çağırıyor esmer yolculuğum

Kıyıları geçiyorum tan ağartılarında
Denizyıldızları uzuyor önümsıra
Ardımsıra senden kalan pişmanlık
Yine ağzımda o eski şarkının nakaratı
Ve yine o hiç eskimeyen hıçkırık

Bir yarım sigara atıyorum denize
Derin bir ayışığı yanıyor içimde
Böyle şeyler de olur mu deme / oluyor işte
Ağrılarıma dokunup ahıma düşüyorsun ya
Diyorum ki ulan / diyorum ki adam sen de

Adını ansam öfkemi yenemiyorum
Düşüne yatsam seyrini bitiremiyorum
Biliyorum bu ıslak mevsimler davettir sürgüne
Gel de şimdi durup dururken / şimdi gel de
Anonim bir küfürü ayrılık makamında besteleme

 
Haberin Olsun...! ^__^
Duyurularım Yenilendi!!! Okumadan Geçmeyin...

En Yeni Sayfalar(!)
1-Kısa Kesiklerim açıldı...
2-Kendi Şiirlerim 3 tamamlandı...
3-Kendi Şiirlerim 2 BİTTİ...
4-Kendi Öykülerim eklendi...
Ek Olarak(!)
Duyurularım'a uğramayı unutmayın...

My House on Web

page counter
 
ONLİNE ZİYARETÇİLERİM

http://KENDİ

---- PageRank --
------ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol