Ana Sayfa
Duyurularım!!!
Kimim Ben???
Kendi Siirlerim!!! (1)
Kendi Siirlerim!!! (2)
Kendi Siirlerim!!! (3)
Kısa Kesiklerim!!! (1)
Kısa Kesiklerim!!! (2)
Kendi Öykülerim!!!
Kisa Kesikler!!! (1)
Kisa Kesikler!!! (2)
Kisa Kesikler!!! (3)
Kisa Kesikler!!! (4)
Kisa Kesikler!!! (5)
Kısa Kesikler!!! (6)
Kısa Kesikler!!! (7)
Kısa Kesikler!!! (8)
Sevdigim Siirler (1)
Sevdigim Siirler (2)
Sevdigim Siirler (3)
Sevdigim Siirler (4)
Sevdigim Siirler (5)
Sevdigim Siirler (6)
Sevdigim Siirler (7)
Sevdigim Siirler (8)
Sevdigim Siirler (9)
Sevdigim Siirler (10)
Sevdigim Siirler (11)
Sevdigim Siirler (12)
Sevdigim Siirler (13)
Anket Bölümü
Link Paylaşımı
Tatli Bir Mola!!!
Not Defterim
Sevdiğim Yazılar!!!
 

Sevdigim Siirler (8)




Ustura yüzlü yalnızlıklarımla düşler kurdum ben sensizken...! 
Ben sensizken...
Üşüdüğümde ısınmak için gidişinde
Gözlerinden çaldığım ateşi
Gecelerin ayazına yaktım...

Ben sensizken...
Uykularımı bir dilenciye verdim, sadaka diye
Ve gelen her geceye günaydın dedim...

Ben sensizken...
Düşler kurdum ustura yüzü yalnızlıklarımla
Ve seni kesmesinler diye
Beynimden yaraladım kendimi, kalbim yerine...

Ben sensizken...
Elimde kalan sensizlik silahının namlusuna
Dokuz milimetre ayrılıklar sürdüm
Ardı ardına kendime sıktım...

Ben sensizken...
Doğmamış yarınlarımıza ağıtlar yaktım
Gölgelerin aydınlığından sızan loşlukta...

Ben sensizken...
Senin geçtiğin yerlere basmadım
Bıraktığın izlere basıp, seni acıtmamak için...

Ben sensizken...
Maviler biriktirdim gözyaşlarımdan
Senli günlere dair...

Ben sensizken...
Kırılgan hayallerimi cam pamuklarına sardım
Üşümesinler diye
Kül artığı ellerimle...

Ben sensizken...
Kendimleydim...
Ben
Seni sevdim…


Bıraktığın boşluğu yonta yonta, binlerce heykelini yapacağım !!! 
Ayrılık ne biliyor musun !!!
Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar...
Ne yıldız kayması gecede...
Ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte...

İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!

İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini
Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine...
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, duvarlara dalıp dalıp gitmesi...
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık...
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun...
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya...
İki adımdan biri insanın...

 
Sevincin kundakçısı, hüznün arması ayrılık...
O küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan!!!
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından
Gidip ağzını yıkadığında başlamıştı...
Ben bulutları gösterirken,
“Bulmacanın beş harfli yemek sorusuna”
yanıt aramanla halkalanmış,
“Aşkın şarabının ağzını açtım, Y
ar yüzünden içti murt bende kaldı”
Türküsü tenimde düğümlenirken,
odadan çıkışınla yolunu tutmuş...
Dağlarda öldürülen çocukların fotograflarını
bir kenara itip
“Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ”
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan...

Simdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını!
Bir yapragın düşmesi kadar ancak,
acısı ve ağırlığı olduğunu...
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi
bir değer taşıdığını...
Boşluğa bir boşluk katmadığını, k
ar yağdırmadığını yaz ortasında...

Ne mi yapacağım bundan sonra!
Ayak izlerimi silmek için
Sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce!...
Şiir yazmayacağım bir süre!...
Fotoğraflarını günese koyacağım,
bir an önce sararsınlar diye!...
Hediyelik eşya satan dükkanların
önünden geçmeyeceğim!...
Senin için biriktirdigim yağmur suyunu
Bir gül ağacının dibine dökeceğim!...
Falcı kadınlara inanmayacağım artık!...
Trafik polislerine adres sormayacağım!...
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle
gülmeyeceğim kimseye....

Ne yapacagımı sanıyorsun ki!
Tenin tenime bu kadar sinmisken...
Ömrüm azala azala önümden akarken...
Gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını, benim inceliğimi
doldurup yüreğime...
Bıraktığın bosluğu yonta yonta
Binlerce heykelini yapacağım !!!


Bir ah sürüp dudaklarıma... Ne kadar susulacaksa, o kadar sustummmmmm !!! 
"Herkes konuştuğunu yazar,bense sustuklarımı"

Herkesin konuştuğu dünyada ben sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime, kimse duymuyor...

Sustum!
Bin ah sürüp dudaklarıma,
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Sustu benimle deniz... Sustu deli dalgalar... Sustu martılar...
Umutlarımı sarıp rüzgarlara, uzaklara savuruyorum her gece....
Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...

Sustum!
Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum...
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Bir çığlık kanıyor demedim en derininde yüreğimin...
İçimdeki volkanları boğarak sustum!
Açmadım kimselere yüreğimi ...
Hançeri sadece kendime sapladım, sapladım ve sustum!
Hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum!

Sustum!
Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir...
Yaraları yalayan rüzgar, sokaklarında kahrolduğum şehir...
Gözlerim konuşuyor yalnız...
Saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında...
Gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum, kimse görmüyor!

Sustum!
Tuz basıp yaralarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
İçinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi...
Yaslanıp yalnızlığın duvarına, gül döküp kalabalıklara her gece ...
Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi, kimse bilmiyor...

Sustum!
Tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum...
Sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
Acılar konuşuyor şimdi yalnız...
Yaralı gönlümün sızıları konuşuyor...
Tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir ...
Atıyorum uçurumlardan, kimse görmüyor!

Ne zaman dudaklarından öpmeye kalksam hayatı...
Saçlarını koklasam rüzgarların...
İçimde incecik bir sevgi ürperiyor...
Sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme...
Gelmiyor beklediğim bahar, yaralar merhem tutmuyor...
Gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara...
Kimse silmiyor... Yağmur dinmiyor... Sevdiğim bilmiyor...

Sustum!
Sustu benimle sarı sabır, Sustu hasret, sustu zaman...
Yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata, kimse duymuyor!

Sustum!
İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum!
Sustu dudağımdaki şiir, gözlerimdeki nehir, gönlümdeki yara...
Bulutlar haykırdı isyanımı, şimşekler haykırdı...
Sadece ben duydum, sadece ben!

Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat...
Ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi...
Yaralar merhem tutmuyor, geceler avutmuyor...
Ben sustum, acılarım konuşuyor yalnız...
Yaralı gönlümün sızıları konuşuyor...

Ben sustum!
Susmuyor yüreğimi kavuran kasırga ,pencereme vuran yağmur damlaları
Susmuyor dışarda inleyen rüzgar
Yıldızlar küs., ay üzgün, yağmur dinmiyor...
İçimde binlerce şiir kanıyor her gece...
Kimse bilmiyor...
Kimse duymuyor...

Sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat, sustu zaman...
Acılar konuşuyor yalnız...
Acılarım konuşuyor...
Kimse duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy... 


Seni ''sana'' yazdım dün gece...! 
Zamanın gözbebeklerinden yuvarlanıp seni " sana " yazdım dün gece, 
oysa yarın erken kalkacaktım

Göğsünde dikenleri taşıyan rüzgarların 
saçlarını yıkayacaktım gözyaşlarımla

Sütten yeni kesilmiş dağ ceylanlarını 
sabah ezanında uyandıracaktım

Uyumalıydım aslında, 
kirpiklerim uykuya hazırdı oysa

Ama ben seni düşündüm 
yıldızların siyahı giyindiği gecenin dar vakitlerde

Uykusuzluğumu taş dibeklerde dövüp, 
ben seni "sana" yazdım dün gece

Yüreğimi kalem bilip, 
sevdamı bıraktım mürekkebin sıcak koynuna

Yürek lugatindeki tüm kelimelerimle bir bir seni anlatmaya çalıştım
Seni "sana" yazdıkça gözlerin parmak uçlarımı okşuyordu sanki, 
dur durak bilmiyordum

Kalemin ucundan mürekkep değil, 
bembeyaz yüreğinin mavi denizlerine "ben" akıyordum sanki...

Hatırlar mısın gülüm, seni sevdiğim zamanları...

Gözlerini ilk gördüğümde, 
güneş nadasa bırakılmış toprağa ekiliyordu

Yıldızlar gecelere bir gelin edasıyla birer birer seriliyordu, 
"seni" yüreğime ördüğümde

Güneş toprağa, gece karanlığa, 
kelebekler bahara ve ben sana sevdalıydım

Utangaç yanaklarına uzanıp gözlerimi pamuksu düşlere kapatmıştım
Sesin hoyrat meltemlerin sarıldığı deniz kadar ılıktı
Dokunmaya bile kıyamadığım bir yürektin sen
Her gece uyurken gözlerine cicekleri taşırken, 
gözbebeklerini inciteyeceğim diye korkardım

Gözlerinin içine bakmaktan çekinirdim
Her baktığımda buz dağının güneşin karşısındaki erimesi gibi
Gözlerindeki umut tanelerinin de erimesinden korkardım
Bilirsin ellerim küçüktür benim, 
küçük ellerime düşleri giydirip yüreğinin resmini çizdim gökyüzüne

Alnındaki ince cizgileri işledim bulutların narin gözlerine
Oysa irin toplamış acıları soğuk kaldırımlarda dövmekte usta olan ellerim
Yüreğinin resimini gökyüzü tuvaline yapamayacak kadar acemiydi
Oysa alnındaki ince çizgileri bulutların 
gözlerine işlemekten aciz ve bir o kadar kabaydı

Gözlerini suya, yüreğini semaya yazdım
Küçük ellerimle nasıl çizdim bilmiyorum ama dün gece seni "sana" yazdım...
 

Seni "sana" yazdığımda sen uyuyordun,
ay ışığı saçlarına beyazları giydirmişti

Kangren gece, kirpiklerine yaslanıp delicesine umudu soluyordu
Avuç içlerinde rüzgarla olan kavgalarını bir türlü bitiremeyen hayırsız fırtınalar
Sabahın geceden ayrılışını bekliyordu
Oysa senin olan bitenden haberin yoktu
Sen, gül kokulu Melek'lerin omuzlarına göğsünü dayayıp 
sanki Cenneti soluyordun yatağında

Mavi denizler karakışlara gelin gitmiş, 
baharların tozlu dudaklarını yıkıyorlardı o masum gözlerinde

Önünde eğilip yüreğinin soluk alışını izledim
Öyle duruydu ki gözlerin, öyle ılıktı ki nefesin
Senden habersiz her nefes alışında, 
nice yetim kırlangıçlar sıcak iklimlere kanatlanıyordu

Yağmurun toprağa düşerken nabzı atmıyordu, çünkü sen uyuyordun
Sen hulyalarda Cenneti soluyor ve huzur şehirlerini bulutların üzerinde izliyordun
Hiçbir sey bu güzelliği bozmamalıydı
Ve karanlık sırf sen uyanmayasın diye, 
cığlıklarını yüreğine gömüp dudaklarını kanatarak

Yeni günün doğumuna sessizce tanıklık ediyordu...

Birazdan zaman, yeni doğacak sabahın 
arsız karanlığın esaretinden kurtulup

Özgürlüğüne kavuşma çığlıklarına gebe kalacak
Güneş perdelerine eğilip baharın umutlarını fısıldayacak, 
saçların, bir karanfil kadar güzel kokacak.

Ve ben bir nefes kadar yakında seni izliyor olacağım.
Zannetme ki yanındayım, 
b
en senin tarafından sevilmenin verdiği güçle
Yeni filizlenmiş ciceklerin dallarını kıran fırtınalara kafa tutacağım
Uykusunu almış ceylanları uyandırıp, 
senin gül desenli yanaklarına salacağım

Ve avuç içlerinin terine kıyamadığım için, 
rüzgarın peşine düşüp yüreğine ılık meltemleri yollayacağım

Ve akşam olup sen uyuduğunda ben senin yüreğine geleceğim
Dün gece kaldığım yerden seni " sana " yazmaya devam edeceğim...!


Gel de al emanetİnİ !!! 
 
Bu şiir sanadır iyi dinle...!
Dinle ki,
Bana dair ne varsa ve ne varsa yalan yanlış yaşadığımız...
Herşey, ama herşey yüzleşecek bu mısralarda...

Bugün haber aldım senden...
Defalarca çarpıp nefretin kapılarını, sokaklara vurdum kendimi...!
Serseri kaldırımlar ayağıma dolaştı...
Yalanlarla soğuttum yüreğimi...
Kahrettim, kan kustum, ama hep sustum...!

Bilir misin kaç kereler seni düşünüp de, gizli gizli ağladım...
Sen ki celladı olmuştun hayallerimin, umutlarımın katili...
Ve genç bir ömrün acımasız azraili...
Her gece çalıp rüyalarımın kapısını, beni dirhem dirhem öldürdün...!

Dünyayı dar edecektim sana, önümde diz çöküp yalvaracaktın...!
Bensizliğin acısı oturduğunda içine...
Yokluğum ilmek olup dolandığında boynuna...!

İpini çekecektim...!
Olmadı, yapamadım...!

Bilir misin kaç kereler seni düşünüp de, sana içtim...
Şerefine değil, şerefsizliğine !
Ben seni mi sevmiştim...!
Sabahlara kadar ağlayıp kuruttuğumda göz yaşlarımı...
Kimse sormadı halimi... Kimse acımadı...
Şarkılarla dertleştim bir başıma...
Unuttum deyip kutladığımda sensizliği...
Silmek için gözyaşlarımı aynaya her baktığımda,gözlerimde seni buldum...
Başucuma resmini koydum...

Nasıl da acımasızdı bakışların, nasıl da zalim...!
Ben seni mi sevmiştim...!

Kırık dökük bir bahar mı kalacaktı senden geriye...
Ve ihanetin hiç dinmeyen sancısı...
Seni benden çalacaklar mıydı...
Bir kuş gibi uçup gidecek miydin yüreğimden...

Bir daha dönmeyecek miydin...

Hangi kahpe kurşunla bitti bu mavi sevda...!
Ağlamak neyi değiştirir ki...
Herşey bitti artık, herşey bitti !


Sen hayallerimin celladı...!
Umutlarımın katili...!

Ve zavallı bir ömrün acımasız azraili...!
Beynimdeki tek kurşunla vurdum kendimi...!
Gelip alabilirsin emanetini !!!


Ben hayallerimdeki o isimsiz adamı seviyorum...!
Asırlardır bekleyip durduğum, yollarına bakmaktan yorulduğum, hatta günbegün ümit kestiğim
Gizli Özne'ye ithafen:
Sen tuvalimde gökkuşağının cümle rengi...
Sen gözlerimde en keskin ışığı güneşin...
Sen alaca gecelerimin tek parlak yıldızı yakamoz misali...
Sen karakış ayazlarında içimi ısıtan samyeli...
Sen hayatın saçlarını yakalayan ellerim...
Sen yeniden doğuran beni uçuruma 5 kala...
Sen içimin gülen yüzü...
Sen geleceğe umutla bakan gözlerim...
Sen yanağımdaki beyaz papatya güne gülümseyen...
Sen hayatı yeniden keşfettiğim...
Sen hayal etmeye cesaret edemediğim...
Sen rüyalarımın masal kahramanı...
Sen mutluluğun en paha biçilmez resmi...
Sen ki; aşkın yetmişiki dildeki tek karşılığı...!




Benden başkasına yaşatmam seniiiii !!!
Yaklaşma !!!
Yoksa sana dokunurum...!
Dudaklarına konar...
Gözlerini esir alırım…!
Kölem olursun geceler boyu...!
Didik didik ederim hayatını…!
Benden başkasına yaşatmam seni…!
Tarihini vurur, anılarını asarım...!
Yüreğine saplarım kendimi…!
Bedeninde yatıya kalırım…
Teninde beklerim geleceğimi...

Yaklaşma !!!
Seni alırım, senin olurum …!
Özgürlüğüm yoldaş olur yanına.
Sensiz düşüncelerim toprak olur...!
Taparım sana...!
Yatağına tapınak derim…!
Yüzünde güneşler beklerim…!
Gitmezsen sana dokunurum…!
Sahiplenirim seni !!!
Sana aşkı yaşatırım !!!
Daha küçük aşklara katlanamazsın !!!
Benimle ölürsün !!!



zifiri karanlıklarda..güneştir adım..
 
Bir zamanlar yaşanmaya çalışılmış bir aşkı bulacaksınız satırlarımda..
Bazen hırslı ihtiraslı bazense sırılsıklam aşkıma döktüğüm gözyaşlarına şahit olacaksınız..

Kayan yıldız sevdamdı....
Hayallerim umutlarım rüyalarımdı....
Günbe gün tarihi tarihine satır satır yaşadığım aşkıma şahit olmalıydı birileri...
Ki cenneti alada şahidim olmalıydı bütün kainat a$kıma...
Şimdi kapılarına çoktan sürgüler çekilmiş bi kale benim için a$k...
Sizlere mektuplar sunacağım hepsi bana ait...Herşeyimle yaşanılmaya çalışılmış bi a$k olacak okuyacaklarınız..
Telif hakkı yok benim mektuplarımın....Benim duygularım ne satılık nede kiralık...
Herkes alıntı yapabilir..Satırlarında yer verebilir satırlarıma..Hakkım helaldir...
Belki bir ilişkiyi Kurtarır satırlarım..
Sevdiceğini kaybetmeyi bilmeyene bi nasihat olur yakarışlarım belki...
Belkide okuyanların gözlerinde gözyaşı olur...

€ğer hayatınızın yıldızıyla karşılaşmışsanız...
Kaymadan ellerinizden sıkı sıkı tutun onu...

Ve yorumlarınız esirgemeyin mektuplarıma....
ßir yıldızdım yolunuz gözleyen...Hoşgeldiniz....


Geç Kaldın Bana Ben Gibi ! 
Her mektup sanaydı,geç kalma nöbetlerinde gözyaşlarıyla yoğrulan ve senin bile bilmediğin sana.Her göz seni gördüğü için görür,her söz sana başlayan ve sonu olmayan bir şiirin ilk kelimesi olduğu için söylenir.Ve şimdi ben,ayışığına yangın gecelerde yüreğimi satıp bir mendilci çocuğa gülüşümü asıyorum ruhunun o dingin asudeliğine.Aşk yanmaktır,gül uğruna bülbül,Leyla uğruna Mecnun olmak ve çöllerin sıcaklığında gözyaşlarıyla sevda sulamaktır.
Zaman yaşlanır, umutları eskitir,
Yine umutlanırım...
Sevdalar geçer yıkılır, yenilir,
Yine ayaklanırım...

Çığlıklara hapsettiğim şarkılarım var benim.. Sessizliğin içinde ağır aksak yürüdüğüm yollarım var. Bir yerlerde takılıp düşsem de, tekrar kalkabiliyorum ayağa.. Ama dizlerimde yaraların izleri kalıyor, silinmiyorlar.

Yarım kalmış hikayelerin tamamlanmamış cümlelerinde buluyorum kendimi.. Ne tamamlayabiliyorum, ne tamamlanabiliyorum.. Bir yanım hep eksik, hep kırık.. Dünyam bir bir yitirdi renklerini.. Ne deniz mavi eskisi gibi, ne de gökyüzü.. Korkularım bırakmıyor peşimi.. Adımlarıma yapışmışçasına nereye gitsem benimle geliyorlar adeta.

Sesleri duymaktan yoksun kulaklarım, 
sözcükleri söylemekten korkan dudaklarım var. 
Zaman hiç bir şeye aldırmadan devam ediyor yoluna..
Ya ben gecikiyorum zamana, 
ya da geç kaldıklarım erken çıkıyor karşıma...

Alıştım sanırken acılara..
An olur bazen tutamam kendimi,
Delirir isyanım...

Bu sensizliğim mi, yoksa yalnızlığım mı bilmiyorum.. 
Bir bilsen.. Seni her özlediğimde bir nokta bıraktım duvarlarıma.. 
Eğer bir gün gerçekten tutarsam ellerini, 
bakıp ta görürsem gözlerindeki o sevdalı hali, 
o noktaları birleştirip sevdanın kalemiyle, 
mutluluğun resmini çizeceğim dünyaya..

İşte o gün yine masmavi, berrak bir güne uyanacak deniz.. 
Bulanıklığını benden uzağa atacak.. 
Bütün gecelerim sabaha varacak.. 
Ve bir daha hiç gece olmayacak...

Sensiz geçen günlerimin hesabını yarınlardan soracağım.. 
Sevinçlere boğulacak içimdeki çocuk.. 
Yeniden seveceğim yağmurları.. 
Hiç söylenmemiş, hiç dillenmemiş kelimeler fısıldayacak rüzgar. 
Hiç kimseler bilmeyecek, 
duymayacak, 
anlamayacak..

Bunlar olacak değil mi?

Bu garip fani beden,
Bu deli ruh benim..
Atamam, satamam,
Dert benim, dertler benim...

Bu acı kızgın hüzün,
Kırık düşler benim..
Susamam, susturamam,
Söz benim, sözler benim...

Korkuyorum işte.. Korkularımı büyütüyor zaman gitgide.. 
Ne olur izin verme korkmama, kendimden kaçmama..

Geç kalmama izin verme kendime, geç kaldıklarımınsa önünde bırakma...

Gözlerim Gecenin Siyahında Dansederken….
Tadını Unuttuğum Bir Duygu Kondu Yüreğime..
Sen..
Geldim...
Neden ?
Yüreğin İstedi ..
Son Kez
Kırdım Yüreğimin Kilidini...
Şimdi İyi Dinle…
Sen..
Sevgiye Aç Yüreğim
Tükenen Umudum..
Kendini Kaybetmiş Cümlelerim..
Acıtmayan Hüznüm..
Akmayan Gözyaşım..
Vazgeçmeyi Bilmeyen Özlemim…
Sönmeyen Işığım
Renksiz Düşlerim
Başı Boş Yalnızlığım...
Yine Sen
Dur Durak Bilmeyen Zaman..
Kurduğum Hayal..
Korktuğum Gerçek.
Sakladığım Sır..
İçimi Titreten Aşk..
Ve Sen
Özlediğim Asi Yanım..
Korkularımın Çığlığı
Duy Beni
Geç Kaldın Bana Ben Gibi..






Şimdi gidiyorsun... Git!
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için...
Şimdi gidiyorsun...
Git!
 
Ne zaman başladı bu hikaye, anımsamak zor...
Gençtim...
Hazırda fırtınalarım vardı, dört nala sevdalarım...
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri, geceler içimi acıtmazdı böyle...
Bir insan bu kadar eksilebilir mi..!
 
Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı bu şehrin bir yerlerinde...
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona...
Gözlerinde gizledi o seni, sen bilmedin...
O adam bendim unuttun mu!
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu, seni unutamadı...!
 
İşin kolayına kaçmadım, uğruna ölmedim yani...
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep...
Sen bunu da bilmedin...
Ben bir bakışına bin anlam yükledim, sen aşka kestirmeden gittin...!
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma...
Şimdi gidiyorsun...!
Git!

Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun...!
Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun...!
Yazıklar olsun, yazıklar olsun...!
Susuyorsun, susuyorum, susayacaklarım bitmiyor!!!
Hani sen, sevdiğini yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin...!
Düşmemeyi öğretecektin, nerdesin nerdesin!
 
Uzun lafın kısası yoktur, anlatacağım çok şey var...
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin, aklımı hayatımı dağıttın...
Şimdi gidiyorsun...!
Git!
 
Daha ayrılığa bile çarpmadan, aşk bize döndü..!
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri...!
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil...
Ama sana dokunmak da yasak bana...
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır...!
Sen var ya sen!
Allah kahretsin!!!
 
Yani şimdi gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı...!
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni...!
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı...!
Şimdi gidiyorsun git!!!





CaLienTe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar) 

desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
ormanların en kuytusunda sende gezmekteyim
senden kopardım çiçeklerin en solmazını
toprakların en bereketlisini sende sürdüm
sende tattım yemişlerin cümlesini
desem ki sen benim için
hava kadar lazım,
su gibi aziz bir şeysin
nimettensin,nimetten !!!
desem ki
inan bana sevgilim inan!
evimde şenliksin,bahçemde bahar
ve soframda en eski şarap,
ben sende yaşıyorum
sen bende hüküm sürmektesin !!!
bırak ben söyleyeyim güzelliğini
rüzgarlarla,nehirlerle,kuşlarla beraber,
günlerden bir gün
şayet sesimi fark edemezsen
bil ki ölmüşüm,
fakat yine üzülme
kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini!
tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
hatırla ki mahşer günüdür
ortalığa düşmüşüm
seni arıyorum !!!

 
Haberin Olsun...! ^__^
Duyurularım Yenilendi!!! Okumadan Geçmeyin...

En Yeni Sayfalar(!)
1-Kısa Kesiklerim açıldı...
2-Kendi Şiirlerim 3 tamamlandı...
3-Kendi Şiirlerim 2 BİTTİ...
4-Kendi Öykülerim eklendi...
Ek Olarak(!)
Duyurularım'a uğramayı unutmayın...

My House on Web

page counter
 
ONLİNE ZİYARETÇİLERİM

http://KENDİ

---- PageRank --
------ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol