Ana Sayfa
Duyurularım!!!
Kimim Ben???
Kendi Siirlerim!!! (1)
Kendi Siirlerim!!! (2)
Kendi Siirlerim!!! (3)
Kısa Kesiklerim!!! (1)
Kısa Kesiklerim!!! (2)
Kendi Öykülerim!!!
Kisa Kesikler!!! (1)
Kisa Kesikler!!! (2)
Kisa Kesikler!!! (3)
Kisa Kesikler!!! (4)
Kisa Kesikler!!! (5)
Kısa Kesikler!!! (6)
Kısa Kesikler!!! (7)
Kısa Kesikler!!! (8)
Sevdigim Siirler (1)
Sevdigim Siirler (2)
Sevdigim Siirler (3)
Sevdigim Siirler (4)
Sevdigim Siirler (5)
Sevdigim Siirler (6)
Sevdigim Siirler (7)
Sevdigim Siirler (8)
Sevdigim Siirler (9)
Sevdigim Siirler (10)
Sevdigim Siirler (11)
Sevdigim Siirler (12)
Sevdigim Siirler (13)
Anket Bölümü
Link Paylaşımı
Tatli Bir Mola!!!
Not Defterim
Sevdiğim Yazılar!!!
 

Sevdigim Siirler (5)



Hiç anlamıyorum bugünlerde
Boğuştuğum şeyin ne olduğunu
Yapayalnız hissetmek
Ya da toplum içinde susmak
Beni de sıkıyor aslında

Önce doyasıya gülerken
Sonra ciddi bir tartışmada
Aniden yersiz bir kahkaha
Ve bardağı taşıran son damla olan
Hüznün soğuk yeli uyandırıyor.

Bomboş bir odada
Boşluğun kıyısında sallanırcasına
Yazılanların yalnızlık dürtüsü
Dengeye getiriyor olmalı
Bir tür alışkanlık yani.

Hani sonu görülmeyen yolda
Ne zaman başladığı ve biteceği
Bilinmeyen bir rüzgâr
Yüzüne öyle bir çarpar ki,
Sanki buzcuklar yüzünü yarar.

Çektiğin acıdan yarı mutlu
Devam edebilmek coşkusu
Eksilerek ilerletir yolda
Şikâyetin soğuktan olması kadar
Basit bir neden üşüşür.

Okkalı bir küfür sallar
Soğuktan donmuş kulaklarının
Sızısı zannedip, devam edersin
Taş kesilirken çatlaklarından kan sızdıran
Kalbinin çözündüğünü umursamadan

Bildiğin, tanıdık bir ses
Dolar bomboş odaya birden
Öyle bir koşullamışsın ki
Gülümsemenin ardına gizlersin
Kendi kendini.

Gecenin karanlığında dışarıdan sızan
Şekilsiz bir ışık demeti çeker ilgini.
Dinlediğin şarkının eşliğinde
Yaşamadıklarını, yaşatma çabasında bulursun kendini.






Değmeyin feryadıma,
Figanıma değmeyin...

Eğer sevda bu demekse
Ben vazgeçtim

Beni sevmeyin... 

Garipliğim kader değil
Geçiçi gülmeyin

Bu kışta efkarlıyım
Bahara Allah kerim

Hadi yüreğim ha gayret
Hele sıkı dur hele sabret
Başını eğme dik tut
Bu bi rüyaydı farzet
hadi hadi yüreğim ha gayret...





Geceler boyu sesine uyandım
Sen sandım ellere uzandım
Sanadeğil kendime kızardım ben
Sen giderken
Aramadım ama elim gitti telefona
Soramadım ama kalbim yine yan yana
Saramadım o belinden bir daha
Sen giderken
.....
Saydım kaç gün oldu,saydım kaç gece doldu
Saydım hergün aynı,dön dön İSTERSEN....!!





Zamansız susma ömrüm…

“ -Susmak aşkımın dilidir- diyen sevgili
konuş şimdi, kelimelerine ihtiyacım var…”


Parça tesirli sancılar düşüyor kalbime…
düştükçe uçurum, sancıdıkça aşk…
Ve aşklaştıkça kalp
daha çok parçalanıyor hayat
yaklaştıkça daha bir özlüyorum
kabul ediyorum,galibimsin
ve ben her şeyini savaş alanında bırakan
mağlup bir komutan gibiyim şimdilerde..
Tüm zaferlerimi sende yitirmişim,
kör bir şahinin gözleriyle yol arıyorum kendime,
sana çıkmayacağını bildiğim yolları görmekten korkuyorum belki de kim bilir?..

Çıkmaz sokaklarda kısır kalıyorum döngülere..
Ve ben dönemezken kendime,
labirentlerinde kaybolmuşken,
sağım sen, solum sen, yolum sen, yönüm sen olmuşken,
senden gayrısına yok,yokluğuna râm olmuşken,
susma ömrüm!...

Yol kesil cehenneme...

Keskin bir virajsın içimde bir türlü alamadığım..
Ne zaman geçmeye kalksam senden,
ya bir uçurum boşluğu, ya bir şarampol oluyor sonum..
Uzanan elleri tutmuyorum..
yüreğime taktığın alyans tutuyor içimi,
içini bırakmıyorum..
Dul bir hasrete yâd/igar kalıyorum ötelerde
Yar dediğimi ağyar, yaban dediğimi yar sanıyorlar..
Sancılanıyorum sessizliğine
Tam vakti;
susturucu takılmışken yüreğime,
haykıramazken,
her kurşun içimi parçalarken,
infilak ederken isyanlarım sensizliğe,
ve akarken gözümden ırmak ırmak,
Susma ömrüm!...

Ateş kesil cehenneme...

Tüm piyonlarım tükendi.
Elimde bir şah…
Nereye koysam kendine mat çekiyor..
Cemreler ihanet ediyor adına,
aslı hükümsüz..
Kendini bile ısıtmıyor..
Adım lâl kalıyor zemheri ayazlarına..
D-üşüyorum..
Muhaciri değilim gayrı bu Arafın..
Ne cennet kokabiliyorum, ne cehennem yanabiliyorum..
Sesine parazit yapan bir sesle yıkılıyorum.
Uğraşma aşk..!
kal(n)dıramazsın;
Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil, bir cümlelik yıkımlarım..
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı..
Artçı sellere verirken sitemimi,
sana “sus”arken,
ölüme “su”sarken,
müptelâsıyken kahramanı bıçaklanmış masalların
aşk için aşıkları ezip geçmişken,
susma ömrüm!...

Şehâdet getir cinnetime...

Öznesi sen olan bir ömre verdim adını,
ki ölüm yar olana kadar tek yar dediğim ol diye..
Sana geldim, ölüme yar etme diye.
Susma diye çırpınışlarımın tek müsebbibisin..
Biliyorum aldırmıyorsun.
Dönmeyeyim istiyorsun sultanlığına.
Ve aslında aşk’tan korkuyorsun.
Zulmetin sırtımda yama olurken yar’alarıma.

Hani olur da geldiğimde bir gün,
kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları,
her lisanı lâl bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer
ve el elini tutacaksa ellerin,
Elimde değil yanacağım.

O vakit gülüp geçeceksen yangınlarıma,
Sarmayacaksan,
Benimle kınanıp, benimle yanmayacaksan,
Cennetten kovulmayı göze almayacaksan,
Bir sözüne çölde vaha gibi susarken,
öyle umarsız susacaksan…
Sen de sus ömrüm!...


Sus!..
Sus ki, ölüm bana yar,
ben ölüme YAR olayım…
Sen toprak kesil cesedime…





img222/3888/16473320qh3.jpg  

Özlem doluyum bugün
Taşıyamıyorum duygularımı
Yağmur yüklü bulutların
Suya aç topraklara
Kavuşma arzusu gibi
Seni arzuluyorum
Duygu yüklüyüm bu gün
Sakladım göz yaşlarımda
Süzülen her damlada
Binlercesi var sana ifade edemediğim
Ağırlığında ezilip
Dışa vuramadığım
Aşkıma ait duygu yüklüyüm
Duygu yüklüyüm bu gün
Yabancı ellerde
Yalnızlığıma inat
Sana muhtaç yerlerde

Sevda,sevda diyip durur ya şu şarkılar
Hani kapkarasına düçar olunurmuş ya duyduğum
Çöllere,dağlara soracağım dilleri olsa
Ona tutuldummu yoksa ben
Ondanmı yoksa istihzalara kepenkli gözlerim
Ha sana,ha denize özlemim

Dedimya özlem doluyum
Güneşe
Gökkuşağına
Denize
Tarlalara
Havaya,suya
onlara
Sana
Özlem doluyum....






Hayır! İlgi beklemiyorum ben

Hüzünlü sayıklamalarına ruhumun,
Alışkınım el çekmeye isteklerimden
En uzak günlerinden beri çocukluğumun,
yazdıklarımdanda bir şey beklemem
fakat isterim ki yıllar sonra,
kısa, fakat isyancı bir ömürden
bir iz kalmış olsun onlarda.
kim bilir belki günün birinde,
tüm sayfaları hızla geçerken,
takılıp kalacaksınız bu dizelere,
mırıldanarak: "haklıymış gerçekten";
belki o sevinçsiz şiir uzun süre
durduracak üstünde bakışlarınızı,
bir mezar taşını yol üstünde
durdurması gibi bir yabancıyı!.. 

img137/2003/gidersenolurum8qf8.jpg  
Gittin...
Ben arkandan sadece baktım.
Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
’’gidersen, iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen, sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen, karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...’’
diyecektim sana.
Konuşamadım...


img185/9784/autumnju7.jpg  
"sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı
bütün yakınlarınız
sizi yanlış anladı.

bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemediniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.

siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek
yılların, telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmedi
.



img47/1641/delicatethoughtsbyemylolx1.jpg  
GİZLİ GÖZYAŞI

Ben Ve O
Doğan güneşle başlardı hüzünlerimizin saatleri,
Gece olmasını beklerdik,sabrımız yetmezdi.
Kavuştuğumuzda geceye,yıldızlar kaybolurdu sessizce..
Dalardık koyu bir karanlığa,
Sürerdik ruhumuzu karanlığın ellerine..

Gizlice ağlardık…
Sabahımsı bir renkte idi gözyaşlarımız.
Kimse görmesin diye usulca bırakırdık kirpiklerimizden sineye..
Neye ağladığımız bilinmezdi oysa,
Belki yarım kalmış bir sevdaya,Belki kaderin müebbet esaretine..

Her sevdanın bitişinde bir ahımız vardı,
Hiçbir sevdadan başımız dik ayrılmadık..
Hep hüzün vardı,hep keder..
İmkansızlıktı sevdalarımızın ismi.
Şiirler yazardık Güzelliği ellerinde tutan sevgililere..
Ne saçlarına yüreğimizi bağlardık,ne ellerimizi ellerine bırakırdık,
Karanlık idi meskenimiz,
Güneşten çok uzak bir diyarda yaşardık..

Sonunda anladık, Yarimiz gece imiş,
Yüreğimiz onun..
Yüreğimizde acı,türkülerimizde göz yaşı beslerdik.
Çayımızda hüzün vardı,Aşımızda elem,
Dert kıyafetine bürünmüştük.
Unutmuştuk yarını,boş vermiştik yaşamayı.

Gecenin bilinmez saatlerinde mazimiz çalardı kapımızı
Eski hüzünleri,kederleri,imkansızlı kları bırakıp çekip giderdi
Ruhumuz acıya amade , gönlümüz sürekli kanardı,
Şiirlerin kayıp mısralarında arardık mutluluğu,
Başkasının önümüze sürdüğü bir hayatı yaşardık..
Kendi hayatımız var mı yok mu ondan da bi haberdik..

Bazen dolardı gözlerimiz acı bir seremoninin eşliğinde
Hep uzak kaldık,tanımadık hayatımızı
Rastlamadık kendimize,
Mutlu olsun diye yarınlar sattık yüreğimizi kahpe gülüşlere
Sırtından vurulan bir aşk gibi mahsumduk oysa
Aşinası olmadığımız hatalardan sorumlu kılındık daima.
Anlam veremezdik sevdamızda yeşeren güzel hissiyata kurşun sıkılmasına.

Ne bir umudumuz oldu, Ne dudaklarımızda tüttürdüğümüz şarkılar,
Acılar acılara yol gösterdi,Aşk bize bi tarafını verdi.
Acı!

Hangi sevdaya el uzatsak, acısı bizde kaldı.
Zemherinin nefesi idi yarin bakışları,
Gözyaşımız dudaklarında donardı.

Gayri ihtiyarız şimdi.
Yazmadan bitirdik hazin bir şiiri
Baharın cilvesine aldanıp, sonbaharın yağmurunda bulduk kendimizi.
Sevgili bizden çok uzakta,Son nefesimizde saklı.
Bir defa kavuşmak için sevgiliye.
Sayısız kere sattık kendimizi Azrail'e
Her ölüm sonrası yeniden ruhumuz dirilirdi
Her namludan çıkan kurşunun adresi yüreğimizdi,
Her kurşunun yaftasında gördük ihaneti!

Şimdi sonsuz bir esarette son nefesini bekleyen zanlıyız!
Ne Azrail uğrar bize,ne yıldız doğar gecemize.
Koyu bir karanlığın gölgesinde,
Sayılı nefesimizi sabırsızca çekiyoruz
Kavuşalım sevgiliye diye!



Aşkı tattın mı hiç, tattın mı ölümü,
Son nefesle kucaklaşmayı,
Günler geçtikçe nefesinin tükenişini,
Sevgili sevgili diye sessiz çığlıkları,
Hasretten kalbinin parçalanışını,
Alev topuna dönen gözyaşlarını,
Bilir misin sen aşkı,
Sevgilinin saçının bir teline,
Bir kirpiğine canlar vermeyi bilir misin…
Sen hiç gelmeyeceğini bile bile,
Yollarını gözledin mi sevgilinin,
İmkanı yok gelmez ama beklersin,
Bilir misin bu bekleyişi…
Bilir misin, sevgilinin adını duyunca,
Hayali gelince önüne terlemeyi,
Ve sırılsıklam olmayı…
Yollar, caddeler birer dağ olmuş sanki,
Yollara dikenler dökmüşler sanki,
Bir fırtına kopar sanki,
Bilir misin bu bekleyişi…
Gidersin sevgiliyi görmeye,
O dağları birer birer aşarsın,
Dikenlerin üzerinde yürürsün,
Fırtınalara göğüs gerer gidersin,
Peki sevgiliyi bunlara rağmen,
Zorluklara rağmen görememeyi,
Uzaktan da olsa hasret giderememeyi,
Sevgiliye doyamamayı bilir misin…
Bilir misin çıldırmayı,
Sevgilin başkasının yanında olunca,
Hayat boyunca çekilecek hasreti,
Sevgilisiz bir hayatın başlangıcında olmayı,
Çaresizlikler ülkesinin kralı olmayı bilir misin,
Önceleri kalbinde bir gül taşıyıp,
Sonrada sadece o gülün dikenlerinin kalmasını,
Yırtarcasına kalbini sarışını,
Ve kalbin kanamasını bilir misin…
Sevda denizinde geminin batmasını,
Paramparça olmasını bilir misin…
Hiç başka bir gözle baktın mı güneşe,
Batışını başka gözle seyrettin mi,
Etrafın kararmasını, zifiri karanlığı,
Çevrendeki yalancı ışıkların,
Aldatıcı ışıkların yıldızları kaybettiğini,
Sevgilinin gözlerindeki ışığı kaybetmeyi,
Bilir misin ışıksız kalmayı…
Gezerken dışarıda görürsün sevgilileri,
El ele, mutlu bir şekilde,
Peki bilir misin ellerinin boş kalmasını,
Soğuktan buz tutmuş ellerini saracak,
Sevgilinin ellerinin olmayışını,
Yapayalnız sokakta yürümeyi,
Gözyaşlarının yanaklarında süzülüşünü,
Süzülürken buz tutuşunu bilir misin,
Buz tutmuş bir kalp nasıl olur bilir misin,
Vücuda pompaladığı kanın donuşunu,
Bakışlarının donuklaştığını,
Duygusuz bir bakışın nasıl olduğunu,
Hayata boş boş bakmayı bilir misin…
Yalancı gülmeyi bilir misin?
Cansız zoraki gülmeyi hani,
Ayrılıkların kahramanı olmayı,
Ya kavuşamadan ayrılmayı,
Bilir misin tek başına ağlamayı…
Sevgiliye güllerden taç yapmayı,
Kraliçelere benzetmeyi sevgiliyi,
Özene bezene, gülleri dizmeyi,
Ama o tacın ellerinde kalmasını,
Ve solmasını o güllerin, bilir misin…
Sevgilinin gülen gözlerine bakamamayı,
O bakışlara hasret kalmayı,
Sevgilinin gülen gözlerine kurban olmayı,
Bilir misin…
Artık sevgilinin masallarda saklı,
Masallarda saklı hayal gözlün olmasını,
Bilir misin…?
MASALLARDA SAKLI HAYAL GÖZLÜM OLMAYI BİLİRMİSİN…?



Bu Gece Bir Düş Kurmasam da Olur
nasıl olsa üşüyeceğim yine!
Neden senin de dudaklarının kenarında hayattan ve aşktan memnun bir gülümseyiş yok onun gibi… 
Neden her gece kapını açıyorsun sana gözyaşları getiren bu yabancı kadına?
nasıl olsa üşüyeceğim yine!

Neyin var?
Sormayacağım.
Kusura bakma yüreğim, beni hep aynı üzüntüyle karşılıyorsun.
Seninle dostça bir akşam kahvesi içmeye oturdum şuraya.
Büktün yine cezvenin belini, ateşe yakın durmak iyi gelmiyor sana.
Bir mutfağa uzandın, iki adımlık yolda nerelere gittin,
dalıp kahvenin köpüğüne.
Sormayacağım.
Hangi zamanı hatırladın?
Katlanamıyorum artık senin bu dilsiz sevişmelerine.
Zaten yalansız yaşayamazsın artık sen, kandır dur kendini,
karışmayacağım.
Beni oyun dışı bırakırsan sevinirim.

Senin kurduğun düşlere bir laf etmeyeceğim.
Ben bu gece bir düş kurmasam da olur.
Nasıl olsa üşüyeceğim yine, bütün gece seni sarıp sarmalamak olacak işim.
Biliyorsun, kıyamıyorum sana.
Yaşadıklarına bu kadar kıymet verdiğini bilmesem,
alıp yakacağım içindeki tüm resimleri, eski zamana ait,
canını yakan bütün sevinçleri, sözcükleri.
Neden senin de dudaklarının kenarında hayattan ve aşktan memnun
bir gülümseyiş yok onun gibi…
Neden her gece kapını açıyorsun sana gözyaşları getiren bu yabancı kadına?
Biliyormusun?
Belki de bir gün seni tutmayacağım, hep aynı hızlı adımlarla
koşarken, seni kurtardığım o uçuruma, ne var o uçurumun kenarında?
Akıldan düşmüş bir aşkın, parçalanmış suretinde seyredilecek ne var?
Beni duyuyormusun?
Sana söylüyorum yüreğim…

Seyredemiyorum artık acılarını.
Kırık kanatlarını, yaralarını, izlerini görmezden gelmeye başlıyorum.
Yine de öyle masum uyuyorsun ki…
Seni böyle üryan görmeye dayanamıyorum.
Haydi giyin düşlerini, ben yine de üstünü örteceğim bu gece de.
Sen bana bakma…
Bu gece bir düş kurmasam da olur.
Nasıl olsa üşüyeceğim yine!
Sana bile söylemeyecegim,
aslında ne kadar ihtiyacım var düşlediğim gerçeğe…



 
Haberin Olsun...! ^__^
Duyurularım Yenilendi!!! Okumadan Geçmeyin...

En Yeni Sayfalar(!)
1-Kısa Kesiklerim açıldı...
2-Kendi Şiirlerim 3 tamamlandı...
3-Kendi Şiirlerim 2 BİTTİ...
4-Kendi Öykülerim eklendi...
Ek Olarak(!)
Duyurularım'a uğramayı unutmayın...

My House on Web

page counter
 
ONLİNE ZİYARETÇİLERİM

http://KENDİ

---- PageRank --
------ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol